Nötralizm’in tarihsel gelişimi ve insan ve toplum bilimlerindeki yeri

 “Irmaklar akarken içinde Asil olan bir evrensel “denge” yi akıtırlar. “


“ Siz ancak Tanrı ile, bu “denge” yasası içinde buluşabilirsiniz; başkanla konuşan gazeteciler, uçağın gövdesinde, “iki kanat” lı bir eylemin dengesiyle, sohbetle uçarlar”


İki kardeş atomun(H2O), evrimsel devinimlerinin ortak buluştuğu bir evlilikte, Kainat’ın davulcuları ve zurnacıları ile birlikte, tüm akrabalarının oyunları arasındaki bir güç-organizasyonunda “bir” olurlar. Bu evlilik ve sayısız evlilikler, Kainat’ın nikah şahitliğinde bir disiplinle su olur, ırmak olur akarlar!


Kainat’ın gücü Su’ya siner, ad ve akışkanlık verir. Irmaklar bu gücün kanatları altında yaşamı besler, bereketlendirirler. Bir tohumun gücü de aynı güçten beslenir, İnsanlardaki tohumlarda!


Bir damla’dan okyanusa dolmak, damla ile okyanusun gücünü birleştiren “DENGE” ye dolmaktır!


 Nötralizm’ e konu olan bilgi.


İnsan, Toplum, doğa üçleminde, hem kendi öznel nedenleri, hem de nesnel koşullarının ve aralarında ilişkilerin ağından bir bakışla anlamaya çalıştığımızda, yaşamlarını en optimal düzeyde bir mesafe aralığında toparlayabilmek için Nötralizm, tüm bu nedenlerin içinde ve merkezinde durur: Aynen, DNA’ mızın, kendini saklayan yerin, hücrenin merkezindeki durduğu yerde, evrimsel bir güç ve bilgi barındırarak durduğu bir duruşla. Hiçbir hücre bu merkezden bağımsız değildir.


Bir Türk tekerlemesi vardır, “Saldım çayıra, mevlam kayıra” yok böyle çayıra salma.. Atomun bilincinden damlayan denge’nin, kainatın dengesini es geçemediği gibi istesek de, istemezsek de, hem durgunluk hem de eylemler bütününün içinde “Nötralizm” bir güneş gibi parlar!


İnsan ve psikolojisi, toplum ve toplum bilimleri; sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal, bilimsel duruşların, hayatın içindeki yerini yaşanılır bir huzura doğru var ederek sürekleştirmenin temel zorunluluğu, temel bir bilinci olarak, Nötralizm’i içine şırıngalamalıdır, İnsanlığımız.


Geldiğimiz bu takvim içinde, artık hesapsızlıklara yer yoktur. Kutsal söylenen Kitapların içinden,Tanrı’nın tehditlerine konu olan,”Sodom üzerine ve Gomorra üzerine göklerden kükürt ve ateş yağdırdı..” gibi bir masalların içine insanlığı artık sıkıştırmadan, tüm bu dengesizliklerin dengesini “Kükürt” ve “ Ateşle” gidermeye kalkma beklentisine sokmadan uyanmalıyız, uyarmalıyız İnsanlık yönümüzü.


Evlerimizde kullandığımız Metan gazının Hava, gaz ve ateş üçleminde ki bir dengenin, dengesizliğe düşmesiyle oluşan bir nedenle nasıl da patlayıp, etrafa “ateş” yağdırıyorsa ve bu durumdan Tanrı’yı işin içine ne kadar karıştırıyorsak, “Kader” le geçiştirme kurnazlığı gibi! Sodom ve Gomora’ yı da ateşe atmamalıyız artık!


“Nötr”(Neutral) kelimesinden türeyen Nötralizm, durgunluk- eylem ve her ikisinin itkisi yani Denge’ sinde bir “Canlılığa” bürünür. Canlının, gündüz ve gecesi gibi bir devinimde ki dinamikliği üstlenir Nötralizm.


Nötralizm, tabiatın İnsana attığı ipi, ellerinde sıkı sıkıya tutmasını ve “boşluğa” düşmemesinin bilgisini de insan’a söyler.


“Nötr” bedeni, ayağına “alizm” ayakkabısını giyer ve hareket başlar; yürür,koşar, atlar, yıkılır, kalkar ve çoşar. “Nötralizm” olur iş bitirir, dinlenmeye çekilir. Ve sabah yine iş başındadır!


 Tarihsel süreci içinde nerelerde kullanıldığına bir baktığımızda da,


Nötralizm (neutralisme) aslen Fransızca bir kelimedir. Tarafsız, çekimser manalarına gelen nötr kelimesinden türemiştir. Herhangi bir devletin, hukuki statü, denge ve antlaşmalarla gerek barış ve gerekse savaş sırasında tarafsızlık durumunu benimsemesidir.


Fakat bloksuz ülkeler (bugün üçüncü dünya ülkeleri), taraf tutmayan devletler için gerçek bir nötralizmden bahsedilemez. Bunlarda sadece bir fiili durum, bir uygulama için nötralizm vardır. Bir dış politika ilkesi olarak benimsemişlerdir. Bunlar için hukuki bir statü sayılamaz. Ancak bir orta Avrupa ülkesi olarak İsviçre, nötraliz’mi asırlardır, dikkatle ve başarıyla tatbik eden bir devlettir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında da bu vaziyetini muhafaza etmiştir. Hatta bölgesel, mevzii harpler karşısında da İsviçre Devleti, çatışan ülkeler ve ordularca daima tarafsız olarak kabul edilmiş ve birçok sahalarda, yardımına müracaat edilmiştir. Silahlı kuvvet sahibi olsun veya olmasın, nötralizm rejimi uygulayan bir devlet, tarafsızlıktan ayrılmaz. Siyasi statükosunu muhafaza eder. Nötralizmi benimseyen devletlerin gerçek vaziyetleri, herhangi bir harp zamanında meydana çıkar. Fiili nötralizm, bir devletin hukuki bir vesikaya bağlı olmadan, dürüst bir şekilde ve devletler arasındaki savaşta tarafsızlık esasına sadık bir siyaset takip etmesidir.Nötralizasyon: Bir bölgeyi, bir denizi veya bir devleti, tarafsız hale getirmektir. Daha çok kuvvetli ve etkili bazı güçlerin istek ve iradesiyle ortaya çıkarılan zoraki bir durumdur. Etkili güç olan tarafların aralarındaki kuvvet ve menfaat dengesinin bir gereği olarak buldukları bir uzlaşma ve yasama düzeni, bir orta yoldur.


Ayrıca harp sırasında da, bir bölgenin, bir askeri birliğin veya (gemi, uçak, tank gibi) bir askeri aracın, çatışmada etkisiz hale getirilmesidir. Taraflardan birine ait bir savaş gemisinin, tarafsız bir limana sığınması; düşmandan kaçan bir askeri birliğin bu devlet topraklarında nötralize edilmesi, tarafsız bir devletin ifa etmesi gereken bir husustur.


Tarafsız devlet, İsviçre kadar küçük bir devletten, Avustralya kadar geniş bir kıtaya sahip olan bir devletler örneğinde olduğu gibi, tarafsızlığı bağımsız ve “haklı” bir duruşla tuta bilme yeteneğinde olmalıdır.Günümüz dünyasının çalkantılarına tutulan tüm devletler, ortak bir “korku” nun içinde, bağımsız ve “TARAFSIZ” tutumlarını tam icra edememekteler. Kökten değişmesi gerekli çok koşullar vardır. Dünya’nın aklını, bir ahtapotun kollarına dolandırdık, kaldık! Bu Ahtapot kim! Bu Ahtapot,hep bir elden yarattığımız ve hepimizin boyunu geçen bir “görünmez” canavar. Hangi devlet cüssemizle olursa olsun, yeni güç birliği altında bu “Ahtapot” un yerini,önce boşaltmalı, sonra sevgili “DENGE GÜCÜ” nü oturtturmalıyız. Birleşmiş Milletlerin içini tamamen boşaltmalı ve günümüz bilgi ve teknolojik denetimlerimizle birlikte yeni gençliğe, biz eskilerden, yaşlılardan oldukça uzak bir “yeni güç” yaratarak, Nötralist Birleşmiş Milletleri (NBM)’i hayata geçirmeliyiz.(neutralist united nations-(nun). Natürel (Natural) bir yapıyı kurmak, dünyanın kaderi için çok önemli bir gerekliliktir. Tüm yaşam birimlerinin çekirdeği “lmak”durumundadır. Bu çekirdek evrensel dengenin canlıya ve hayata “bilgece” dokunmasıdır. Güneşin gezegenleri gibi, hücrenin çekirdeği gibi bir duruş, Dünya’nın merkezinde de Nötralist Birleşmiş Milletleri tam ve doğru bir şekilde yerine oturtturmayı gerekli kılar.


Yukarıda anlatılan “tarafsızlık” kelimesine bir açıklama getirmek istersek, bu misyona soyunan veya olan bir Ülkenin, önce kendi içinde Nötralist olması gerekir olduğu bilinmelidir? Öyle de olmalıdır! Yani kendi içindeki Dengenin, etrafında kurmak veya tarafsız durmak istemesinin gücünü de barındırmasıdır. Mahkeme olmak, devletin gücünden barınmaktır. Devletin tarafsız duruşu, kendi Mahkemesinin de “tarafsız” duruşuna zemin sunar. Bir devletin kendi içinde “dengeli” olması, Kıtası ve küresi üzerinde “Mahkeme” olmasına aday verir ve “Güçlü devlet” adını da bu “dengeli gücünden” aldığını rahatlıkla görebilir. Kuru gürültülerle etrafını tehdit eden ve ele geçirdiği maddi güçle ulusların üstüne bomba yağdıran “güçlü!” devletler, eninde sonunda boşladığı bu dengesizlik çukurunu, çok büyük acılarla- yaptığı kötülüklerin faizi ile- geri alacak ve bu çukuru “dengeli” olmakla dolduracaktır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocukluğu öldürülmüş toplumlar iflah olmazlar! Çocuk hakları.

İstanbul... Çıkamıyorum

Notralizm'e dair...